Yedi Renkli Pelerin
Lukas, ormanda bulduğu sihirli yedi renkli pelerinle görünmez olma yeteneği kazanır. Köyünü kötü bir cadının büyüsünden kurtarmak için cesaretle bir mağaraya gider. Cadının hazinesini değil, iyilikle bir kuşu kurtararak mağarayı özgürleştirir. Bu cesareti ve iyiliği sayesinde köyüne huzur getirir ve herkesin sevgisini kazanır.

Yedi Renkli Pelerin
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, derin ormanlarla çevrili bir köyde Lukas adında bir çocuk yaşarmış. Lukas, çalışkan ve meraklı bir çocukmuş ama bir o kadar da yalnızmış. Köyde diğer çocuklarla oynayacak kadar cesur olmadığını düşünür, bu yüzden çoğu zaman ormanda dolaşıp hayaller kurarmış.
Bir gün, Lukas yine ormanda gezerken, yosunlarla kaplı eski bir ağacın dibinde bir şeyin parladığını görmüş. Eğilip baktığında, yedi farklı renkte ışıldayan bir pelerin bulmuş. Pelerin öylesine güzelmiş ki Lukas gözlerini alamamış. Ama pelerini eline alır almaz, birden karşısına yaşlı bir kadın çıkıvermiş.
Kadın, parlak gözlerle Lukas’a bakmış ve şöyle demiş:
“Bu sıradan bir pelerin değildir, çocuk. Onu iyi bir kalple kullanabilirsen, sana büyük güçler verir. Ama unutma, bu pelerin sadece iyilik için kullanılabilir. Yoksa renklerini kaybeder ve sıradan bir kumaş parçasına dönüşür.”
Lukas heyecanla sormuş: “Ne tür güçler?”
Kadın gülümsemiş. “Bu pelerinle görünmez olabilirsin. Ama unutma, görünmezlik bir sorumluluktur. Yalnızca doğru olanı yapmak için kullanmalısın.”
Kadın, birden ormanın sisleri arasında kaybolmuş. Lukas, pelerini omzuna takmış ve pelerinin yumuşacık kumaşı onu huzurla sarmış. Ama pelerini takar takmaz, bir anda görünmez olduğunu fark etmiş. Heyecanla, “Bu harika bir şey!” diye bağırmış.
Köydeki Felaket
Lukas, peleriniyle köyüne geri dönmüş. Ancak köyün meydanına geldiğinde, insanların endişeli bir şekilde toplandığını görmüş. Köylüler, tarlalarda mahsulü mahveden bir kötü cadıdan bahsediyormuş. Cadı, köyün etrafındaki tarlalara zarar veriyor, köylülerin emeklerini heba ediyormuş. Ayrıca cadının köyün yakınlarındaki dağa sihirli bir kapı yerleştirdiği ve bu kapının ardında köyün en değerli hazinelerini sakladığı söyleniyormuş.
Köyün yaşlıları, “Bu cadının oyununu bozacak birini bulmalıyız ama kimse cesaret edemiyor,” demiş. Lukas, bu sözleri duyunca içinde bir cesaret kıvılcımı hissetmiş. “Belki de bu, pelerinimi kullanarak yapabileceğim bir şeydir,” diye düşünmüş.
Dağa Doğru Yolculuk
Ertesi sabah, Lukas pelerinini takıp dağa doğru yola koyulmuş. Yol boyunca kuşların şarkısını dinlemiş, çiçeklerin kokusunu içine çekmiş ama bir yandan da biraz korkmuş. “Ya cadıyı yenemezsem?” diye düşünmüş. Ancak, yaşlı kadının söylediklerini hatırlamış: “İyilik için kullanırsan, pelerin sana yol gösterecektir.”
Dağa vardığında, karşısında dev bir taş kapı bulmuş. Kapının üstünde şu yazıyormuş:
“Gerçek cesaret, başkaları için risk alabilmektir.”
Lukas, taş kapıyı nasıl açacağını düşünürken, pelerinin yedi rengi hafifçe ışıldamaya başlamış. Kapıya dokunduğunda, kapı ağır ağır açılmış ve Lukas kendini karanlık bir mağarada bulmuş.
Cadının Tuzağı
Mağaranın içinde her yer parlıyormuş. Altın ve mücevherler göz kamaştırıyormuş. Ancak Lukas, pelerininin renklerinin solduğunu fark etmiş. “Bu bir tuzak!” diye düşünmüş. O anda mağaranın derinliklerinden bir kahkaha yükselmiş. Cadı, parlayan bir ışıkla ortaya çıkmış.
“Hoş geldin, küçük kahraman!” demiş cadı alayla. “Hazinemin tadını çıkarmaya mı geldin?”
Lukas, cesaretini toplayarak cevap vermiş: “Senin kötülüklerin köyümüze zarar veriyor. Bu yüzden buradayım. Hazinelerini değil, köyümüzün huzurunu geri istiyorum.”
Cadı, pelerinin soluk renklerine bakıp gülmüş. “Bu pelerin seni kurtaramaz. Ancak güç değil, iyilik seni bu mağaradan çıkarabilir.”
İyilik ve Dostluk Kazanır
Lukas, cadının sözlerini duyunca, mağaradaki bir köşede ürkmüş halde duran bir kuşu fark etmiş. Kuş, cadının büyüsüne kapılmış gibi titriyormuş. Lukas hemen kuşa yaklaşmış, pelerinin bir ucunu kuşun üzerine örtmüş ve “Korkma, seni kurtaracağım,” demiş.
O anda pelerinin renkleri yeniden canlanmış, mağara ışıkla dolmuş ve cadının büyüsü bozulmuş. Cadı, şaşkınlıkla Lukas’a bakmış. “Sen gerçekten farklısın,” demiş. “Bu iyiliğinle mağaramı özgürleştirdin. Artık burası senin ve köylülerin olabilir.”
Mutlu Son
Lukas, peleriniyle kuşu köyüne geri götürmüş. Köylüler, onun hikayesini duyunca büyük bir sevinçle onu karşılamış. Mağaradaki hazineyi paylaşıp köylerini daha güzel bir yer haline getirmişler. Lukas ise artık yalnız değilmiş, çünkü herkes onun cesaretini ve iyiliğini konuşuyormuş.
Ve gökten üç elma düşmüş: Biri bu masalı yazanın, biri anlatanın, biri de yedi renkli pelerin masalını güzel güzel dinleyenlerin başına!
Evet çocuklar Yedi Renkli Pelerin adlı masalımızda burada bitti. Sizde Yedi Renkli Pelerin gibi Grimm Masalları yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.
